3 Ağustos 2017 Perşembe

Cehennemin yedi kapısı vardır.



Baş ağrısına iyi gelen dua Onun, o cehennemin yedi kapısı vardır. Yani gireceklerin çokluğundan dolayı yedi giriş kapısı veyahut azgınlığın çeşit ve derecelerine göre, önce Cehennem, sonra Lezzâ, sonra Hutame, sonra Sa'îr, sonra Sekar, sonra Cehîm, sonra Hâviye isminde yedi tabakası vardır. Her kapı için, onlardan (o azgınlardan) bir grup ayrılmıştır. Ebu's-Suûd Tefsiri'nde deniliyor k: "Muhtemelen yedi kapı ile sınırlanması, helak eden şeylerin beş duyu ile hissedilen şeylerle şehvet ve öfke kuvvetlerini gereğine mahsus olmasındandır." Bununla beraber bunda diğer bir ihtimal vardır ki, şeriat dili açısından akla daha uygundur. Çünkü cehennem kapılarının yedi olması ile cennet kapılarının sekiz olması arasında apaçık bir ilişki vardır. Bundan dolayı denebilir ki, bu kapıların mükellef organlarla ilgili olması düşünülür.
Bilindiği gibi insanın mükellef organları sekiz tanedir: Kalb, dil, kulak, göz, el, ayak, ağız, cinsel organ. Bunların yedisi açık, birisi gizlidir ki, o da kalbdir. Doğrudan doğruya Allah'a bakan kalp kapısı açık olursa, bu sekiz organın her biri Allah'ın emri üzere hareket ederek cennete birer giriş kapısı olabilir. Ve bu şekilde cennete sekiz kapıdan girilir. Fakat içte ruh körlenmiş, kalb kapısı kapanmış bulunursa dıştaki yedi organın her biri cehenneme açılmış birer giriş kapısı olurlar. İşte cennet kapıları sekiz olduğu halde, cehennem kapılarının her birine ayrılmış bir grup olmak üzere yedi olması, Allah daha iyi bilir ki bu hikmetten dolayıdır. "Ve ona ruhumdan üflediğim zaman..." (Hıcr, 15/29) ifadesinin şerefine nail olmakla iman ve marifet kapısı olan kalb, cehenneme kapalıdır. Ondan yalnız cennete girilir, Allah'a erişilir. Kalbi açık olan kimse şeytana uymaz, Allah'ı inkâr etmekten ve O'na isyan etmekten sakınır.




.





CENNET BAHÇESİ ADEN'İN DÜŞÜŞTEN ÖNCEKİ DURUMU
[Not: Düşüş = Adem ve Havva'nın Cennet Bahçesi Aden'den kovulması.]
Bu resim Pratikus Ritüelinde anlatılır. Bu sembolik resim Pratikus'un Sefira MALKUT ve Sefira YESOD'dan ŞİN ve REŞ yolları ile Sefira HOD'a girişinde kendisine uygun öğretiyi vermektedir.
Tepede Ana Üst, Ayakları altında Ay bulunan, Güneşle sarılı ve başının etrafında on iki yıldızdan oluşmuş bir tacı olan Kehanet Kitabının Kadını (Bölüm 12), AIMA ELOHİM olarak TEK şeklinde gösterilmiş ÜST SEFİROT ÜÇLEMİ vardır.
Şöyle yazılmıştır: "Dolayısıyla YAHWEH adı ELOHİM adıyla birleşti, zira YAHWEH Doğuda Aden'de bir bahçe kurdu.
Üst Üçlemden HAYAT AĞACI'nın diğer Sefirot'u tecelli eder. AĞACI'n altında MALKUT'tan İYİLİK VE KÖTÜLÜĞÜN BİLGİSİ AĞACI tecelli eder. Bu ağaç Hayat Ağacı ve Assiah veya Kabuklar Alemi arasındadır ve dolanmış yedi başlı ve on boynuzlu EJDEREHA - Yedi Cehennem Sarayı ve On Muhalif Sefirot ile temsil edilir. (Bunlar Ritüellerin metinlerinde açıklanır, ama Adaya Derece inisiyasyonunda okunmaz. Bu resmi etüt ederken, bu açıklamalar araştırılmalı ama sınavda gerekli değildir.)
NAHER nehri Üst Aden'den akar ve DAAT'ta [Not: Daat = Bilgi - Keter ve Tiferet arasındaki sahte Sefira, Sefira boşluğu vs.] Dört dala ayrılır:
PISON: Ateş - Altının bulunduğu GEBURAH'a akar.
GİHON: Su - HESED'e akan Merhamet Suları.
HİDDİKEL: Hava - TİFERET'e akar.
FRAT (Fırat): Toprak - MALKUT'a akar.
Şöyle yazılmıştır: "DAAT'te Derinlikler dağılır ve Bulutlardan çığ iner."
Naher kelimesi "aslı akıntı" ve dere veya çaya anlamına gelen diğer kelimelere karşın "durmayan sular" anlamına gelir.
Aden Bahçesinden çıkan nehir Kehanet Kitabının Nehri, Tahttan Hayat Ağacının iki tarafından inen ve her türlü meyve taşıyan kristal kadar berrak Hayat Sularıdır.
Böylece nehirler bir Haç oluştururlar, üzerinde Devletleri yönetecek Tiferet'ten uzanan ve kolları GEBURAH ve GEDULAH'a [Not: Hesed'in diğer ismi] uzanan OĞUL, BÜYÜK ADEM [Not: İnsani Kebir] vardır. MALKUT'ta Havva vardır, elleriyle İKİ SÜTUNU destekler.
RUHUN GENEL REHBERLİĞİ VE ARINMASI ÜZERİNE
Ey Praktikus, önce Kadim Cemiyetimizden şunu öğren, gerçek DENGE Ruhun temelidir. Eğer kendinde sağlam bir temel yoksa, Doğa güçleri yönetmek için neyin üzerinde duracaksın?
Bil ki, İnsanoğlu bu dünyaya Doğanın karanlığı ve zıt güçlerin mücadelesi ortasında doğmuştur. Bu nedenle, yapacağı ilk iş onların dengelenmesiyle Işığı aramasıdır. Dolayısıyla, bu yaşamında çile ve zorluk çekenler, mutlu olun, çünkü bunlarla güce ulaşılır ve onlar vasıtasıyla İlahi Nura bir yol açılır.
Yaşamı ebediyette bir gün olan ve Zaman Okyanusunda bir damla olan ey insanoğlu, bu başka şekilde olabilir miydi? Çile ve sınavların çok olmazsa ruhunu Dünyanın tortusundan nasıl arındırabilirisin?
Yüksek yaşamın tehlike ve zorluklarla bezendiği zaman gelmiştir; geçmiş zamanların Bilge ve Üstatları için de öyle olmamış mıdır? Zulüm ve eziyet çekmişler ve sövüp saymaya maruz kalmışlardır; insanların cefasını çekmişlerdir, ancak bütün bunlar azametlerini yüceltmiştir. Dolayısıyla sevinçli olun ey İnisiyeler, sınavınız ne kadar çetinse, galibiyetiniz o denli muhteşem olacaktır. İnsanlar sizi sövdüğü ve aleyhinizde yalan sözler söylediğinde, Üstat "Kutsandın" demedi mi? Yine de, ey Praktikus galibiyetlerinizden dolayı kibirli olmayınız, zira daha çok bilgi ile daha çok bilgelik gelmelidir. Az bilen çok bildiğini sanır ama çok bilen cehaletini öğrenmiştir. Kibirliğiyle bilge bir insan hiç gördüğünüz mü? Bir ahmak ona göre daha ümit vericidir.
Başkalarının günahlarını yargılamakta acele etmeyiniz. Onların yerinde olsaydınız aynı şeyi yapıp yapmayacağınızı nereden bilebilirisiniz? Yapmayacağınız varsa da, neden kendinizden daha zayıf birine karşı hıncınız olsun ki? Bunu iyi bilin ki, haksız suçlama ve büyüklenmekte günah vardır. Dolayısıyla günahkarı affettiniz, ama günahı teşvik etmeyiniz. Üstat zina yapan kadının cezasını affetti, ama günah yapmasını teşvik etmedi.
Dolayısıyla, ey marifetler isteyenler, ruhunuzun sağlam ve tutarlı olmasına dikkat ediniz, çünkü Şer Olan zaaflarına iltifat yağdırmakla üzerinde hakimiyet kurar. Rab önünde alçakgönüllü olun, ama ne insan, ne de ruhtan korkunuz. Korku başarısızlık ve başarsızlığın başlangıcıdır; cesaret ise erdemin başlangıcıdır. Dolayısıyla, Bedensiz Varlıklardan ve Cinlerden korkmayınız, ama onlara karşı nazik fakat çetin olunuz, çünkü onları aşağılamaya, hor görmeye veya sövmeye hakkınız yoktur, zira bu da sizi günaha sürükleyebilir. Şer Varlıkları hükmediniz ve defediniz. Eğer gerekirse, onlara Rab'ın İlahi İsimleriyle telkin ediniz, ama hiç bir zaman alay edip sövmeyiniz, yoksa hataya düşersiniz.
İnsan yazgısının sınırları içerisinde kendisini yapılandırdığı kişidir, insanlığın bir parçasıdır. Hareketleri sadece kendisine değil, temas kurduğu insanlara iyi veya kötü tesir gönderir.
Dışsal maddi dünya ile sadece geçici bir bağlantı aracı olan fiziksel bedene ne tapınız, ne de ihmal ediniz. Dolayısıyla, zihinsel dengeniz maddi olayların meydan verdiği kargaşalığın üzerinde olsun. Hayvani iştahlarınızı zapt ediniz ve yüksek arayışları besleyiniz; duygular çile ile arınır.
İyiliği, başkalarından mükafat, minnettarlık ve sempati elde etmek için değil, Tanrı için yapınız. Eğer gerçekten cömertseniz minnettarlık ifadelerini duymak için can atmazsınız. Unutmayınız ki dengesiz güç şerdir. dengesiz metanet gaddarlık ve zülümdür, ama yine de dengesiz Merhamet zaaftır ve şerri teşvik eder ve izin verir.
Gerçek dua aynı Söz gibi faaldir; O İradedir. İnsan İrade ve Bilgeliği geliştirsin, zira Yüksek Güçleri onun için yapacağı şeyi tanrılar onun için yapmaz. Unutmayınız ki, üzerinde yaşadığımız bu dünya evrende sadece bir zerreciktir ve siz de dünya içinde sadece bir zerreciksiniz. Eğer üzerinde süründüğün ve yaltaklandığın bu dünyanın efendisi, Rab-ül Alemi dahi olsanız, yine de bir atom içinde bir atom kadar zerrecikten öte bir şey olamazsınız. Ama yine de özgüveninizi yüksek tutun ve kendinizi ihmal etmeyiniz. Affedilmez günah bilerek ve kasıtlı olarak ruhsal hakikati reddetmektir, ama yine de her günah ve hareket izini bırakır.
Majikal güç elde etmek için düşünceye hakim olunuz. Aklınıza gelen her türlü çelişkili ifadelere değil, sadece istenilen sonuca uyumlu gerçek fikirlere yer veriniz. Sabit düşünce sonuca götüren araçtır. Dolayısıyla sessiz düşünce ve meditasyonun gücünü dikkate alınız. Fiziksel faaliyet sadece düşüncenin dışsal ifadesidir, dolayısıyla denilmiştir ki "ahmakça düşünce günahtır." Böylece düşünce hareketin başlangıcıdır ve eğer rasgele bir düşünce önemli bir etki yapabiliyorsa, sabit düşünce neler yapamaz ki? Dolayısıyla, daha önce belirtildiği gibi, kendinizi Güçlerin Dengesinde, elemental haçın ortasında iyicene sağlamlaştırınız, zira o haçın merkezinde evrenin şafağında onu doğuran söz haykırılmıştı.
Aynı size Teoretikus Derecesinde söylendiği gibi: "[Hava elemental varlıkları] Slifler kadar hızlı ve faal olunuz, ama havailik ve kapristen uzak durunuz; [Ateş elemental varlıkları] Salamanderler kadar enerjik ve güçlü olunuz, ama sinirli ve saldırgan olmayınız; [Su elemental varlıkları] Undinler kadar esnek ve imajlara alıcı olunuz, ama tembel ve değişken olmayınız; [Toprak elemental varlıkları] Gnomlar kadar çalışkan ve sabırlı olunuz, ama kaba ve para canlısı olmayınız." Böylece Ruhunuzun güçlerini yavaş yavaş geliştirirsiniz ve elemental güçlere hakim olabilirsiniz.
Zira maddi çıkarlarınız için Gnomları çağırsanız, onları siz değil, sizi onlar idare eder. Tanrının saf varlıklarını ceplerinizi altınla doldurma hırsı için istismar eder misiniz? Kin ve nefretiniz için Ateş Varlıklarını kirletir misiniz? Şehvet ve uçarılığınızı tatmin etmek için Su Varlıkların saflığına tecavüz eder misiniz? Akşam rüzgarın Hava Varlıklarını hayırsız kaprislerinizi yerine getirmek için sömürür mısınız?
Bilin ki, her bir arzu ile iyiyi değil sadece şerri celp edersiniz, böylece şer irade size hakim olabilir.
Gerçek dinde mezhep yoktur. Dolayısıyla başkasının Tanrıyı bildiği İsme küfretmemeye dikkat ediniz. Çünkü bunu Jüpiter'e karşı yaparsanız, YHVH'e [Yahweh] küfretmişinizdir; ve Osiris'e karşı yaparsanız YEHEŞUAH'a [İsa] karşı yapmış olursunuz.
"Tanrı'dan yeter ki isteyiniz ve sahip olacaksınız,
Yeter ki arayınız ve bulacaksınız.
Kapıya vurunuz ve o açılacaktır."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder