Çıkış 18:1-27
Moses and the Daughters of Jethro [ Midyan kahini Yetro Şuayip Peygamber]
18 Musa’nın kayınbabası, Midyan kâhini Yetro,+ Yehova’nın Musa ve halkı İsrail için yaptıklarını, İsrailoğullarını Mısır’dan nasıl çıkardığını duydu.+ 2 Ve Yetro Musa’nın karısı Tsippora’yı (onu oraya Musa göndermişti) 3 ve iki oğlunu+ alıp yola çıktı. Çocuklardan birinin ismi Gerşom’du;*+ Musa “Gurbette bir yabancı oldum” diyerek ona bu ismi vermişti. 4 Diğerinin adı Eliezer’di;*+ çünkü Musa, “Babamın Tanrısı benim yardımcımdır, O beni Firavunun kılıcından kurtardı”+ demişti.5 Böylece Yetro, Musa’nın oğulları ve karısıyla birlikte, Tanrı’nın dağına, Musa’nın konakladığı çöle vardı.+ 6 Ve Musa’ya “Ben kayınbaban Yetro,+ karın ve iki oğlunla birlikte yanına geliyorum” diye haber gönderdi. 7 Musa hemen kayınbabasını karşılamaya çıktı; önünde eğildi ve onu öptü.+ Birbirlerine hal hatır sorup çadıra girdiler.8 Musa, Yehova’nın İsrailoğulları uğrunda Firavuna ve Mısır’a yaptığı her şeyi; yolda karşılaştıkları tüm sıkıntıları, fakat Yehova’nın kendilerini nasıl kurtardığını+ kayınbabasına anlattı. 9 Yetro, Yehova’nın İsrailoğulları için yaptığı iyiliklere ve onları Mısır’ın elinden kurtarmasına çok sevindi.+ 10 “Sizi Mısır’ın elinden, Firavunun elinden kurtaran Yehova’ya şükürler olsun! Halkını Mısır’ın elinden O kurtardı”+ dedi. 11 “Şimdi anlıyorum ki, Yehova tüm tanrılardan büyüktür.+ Mısırlılar size küstahça davrandığında olanlar bunu açıkça gösteriyor.” 12 Sonra Musa’nın kayınbabası Yetro, Tanrı için, yakılan sunu ve kurbanlar getirdi.+ Harun ve İsrailoğullarının tüm ihtiyarları gelip Tanrı’nın önünde Musa’nın kayınbabası Yetro ile ekmek yediler.+13 Ve ertesi gün Musa her zaman olduğu gibi halkın davalarına bakmak için oturdu;+ insanlar sabahtan akşama dek onun önünde bekliyorlardı. 14 Kayınbabası, Musa’nın yaptıklarını görünce, “Halkın işlerine böyle mi bakıyorsun?” diye sordu; “Neden hüküm vermek için sadece sen oturuyorsun ve tüm halk sabahtan akşama dek senin önünde duruyor?” 15 Musa kayınbabasına, “Çünkü halk Tanrı’nın hükmünü öğrenmek için bana gelir”+ dedi. 16 “Bir davaları olduğunda,+ davayı bana getirirler; iki taraf arasında ben hükmederim. Tanrı’nın kararlarını ve kanunlarını bildiririm.”+17 Bunun üzerine kayınbabası Musa’ya, “Böyle yapman iyi değil” dedi. 18 “Sen de yanındaki bu insanlar da yorulursunuz, çünkü bu iş senin için ağır bir yük;+ tek başına kaldıramazsın.+ 19 Şimdi sözümü dinle.+ Sana bir öğüt vereyim; Tanrı da seni destekleyecek.+ Tanrı’nın önünde halkı sen temsil et,+ davaları Tanrı’ya sen götür.+ 20 Kurallar ve kanunlar konusunda onları uyar.+ İzlemeleri gereken yolu ve yapmaları gerekeni onlara göster.+ 21 Halkın arasından yetenekli,+ Tanrı’dan korkan,+güvenilir+ ve haksız kazançtan nefret eden+ adamlar seç. Onları halkın, biner,+ yüzer, ellişer ve onar kişilik grupların başına koy.+22 Tüm sıradan davalarda halk için onlar hüküm versin. Tüm büyük davaları sana getirsinler,+ fakat küçük davalara kendileri baksınlar. Böylece işini hafiflet; onlar da seninle birlikte yükü taşısınlar.+ 23 Böyle yaparsan (ve bu Tanrı’nın emriyse), dayanabilirsin, bu insanlar da selametle yerlerine döner.”+24 Musa kayınbabasının sözünü dinledi; söylediklerinin hepsini hemen yaptı.+ 25 Tüm İsrailoğulları arasından yetenekli adamlar seçti. Onları halkın; biner, yüzer, ellişer ve onar kişilik grupların başına koydu.+ 26 Onlar sıradan davalarda halk için hüküm verdiler. Zor davaları Musa’ya getiriyor,+ fakat küçük davalara kendileri bakıyorlardı. 27 Sonra Musa kayınbabasını uğurladı;+ o da memleketine gitti.
Later, when Moses returns from freeing the Israelites from Egypt, Jethro proclaims the Israelite God’s glory, saying, “Now I know that the Lord is greater than all gods” (Exodus 18:11). But, asks the midrash, was Jethro motivated by love of God or by fear of a divine force so powerful as to rescue the Israelites from their enemies? Photo: Bodelian Library, Oxford, MS Bodley 2708, Folio 39V.
Elie Wiesel'in, İncil İncelemesi , Haziran 1998'de ortaya çıktığı gibi, İncil'deki Jethro hakkındaki yazısını okuyun . —Ed.
İncil metnini ilk okuduğunda, Jethro basit bir insan, neredeyse monolitik, en çok aile adamı olarak bizi etkileyen biri gibi görünüyor. O karşılaştığında genç mülteci, Musa diye Mısırlı olduğuna inandığı, o hemen henüz evli değil kızı Sipporayı, (: 20-21 Exodus 2) düşünür. Daha sonra, Jethro'nun damadı olan Musa, serbest insanlarının başına Mısır'dan döndüğünde, Jethro, karısına, Zipporah'a ve onların iki çocuğuna (Exodus 18: 5) getiriyor.
Bu arada Musa'nın güçlü ve ünlüsü var ve Jethro ona nasıl yönetileceğine dair faydalı tavsiyeler veriyor (Exodus 18: 17ff). Musa tarafından yeni yaratılan ulusa katılmaya davet edilen Jethro, kendi ailesine ve Midyan topraklarındaki kabilelerine karşı yükümlülüklerini yerine getirerek reddeder (Sayılar 10: 29-30).
Bir kişi Jethro'yu açıkça görebiliyor: Onun tavrı kesinlikle zarif, samimi, karşı konulamaz. Sadece ihtiyaç olduğunda mevcut. Sadece sorulduğunda konuşuyor. Yaptığı her şey, hile yapmadan yapar. Asla büyük lider Musa'nın ilk danışmanı sıfatıyla yer almayı asla düşünmez. Hiç kimse onu kayırmacılıkla suçlayamazdı.
Midrashic Literatürde, bir her zaman olduğu gibi, karakter veya karakteri doğru doğrusu tutum, daha karmaşık görünüyor. Emin olmak gerekirse, Jethro pozitif bir ışıkta gösterilir. Nihayetinde, eğer Musa ona böyle bir saygıyla, böyle bir saygıyla, ondan önce diz çökecek şekilde davranırsa, Jethro bunu hak etmelidir. Bilgeler onun erdemlerini abartmak için uzağa gider. En çok Yahudi inancına dönüşmüş sayılır. Ona Ger shel emet diyorlar - gerçek bir dönüşüm ya da gerçeğe dönüş. “Barınak içinde veya shekhina'nın kanatlarına yerleştirilir., ”Tanrı'nın kutsal varlığı veya zafer. Bu sözleri Jethro'nun ağzına koydular: “Birçok putta hizmet ettim; hizmet etmediğim bir tanrı yok; ama hiçbiri İsrail Tanrı'sı ile kıyaslanamaz. ”Değerini vurgulamak için Esau ile karşılaştırılır. Esau'nun Yakup'un bir akrabası olmasına rağmen, uzaylı Jethro'dan daha az tercih edildi.
Exodus 18
Brief Summary: Jethro comes to Moses with Moses' wife Zipporah and his two sons, Jethro is amazed at the goodness of God, Jethro offers burnt offerings to the Lord, Jethro observes Moses sitting in the judgment seat and hearing all the cases of the people of Israel, Jethro encourages Moses to get more organized and train elders to hear the cases of the people, and to delegate his authority on to lesser judges, Jethro departs to his own land.
Outline
1 Jethro brings to Moses his wife and two sons
7 Moses entertains him
13 Jethro's counsel to Moses is heeded
27 Jethro departs to his own land
Exodus 18:10 - And Jethro said, Blessed [be] the LORD, who hath delivered you out of the hand of the Egyptians, and out of the hand of Pharaoh, who hath delivered the people from under the hand of the Egyptians.
Exodus 18:12 - And Jethro, Moses' father in law, took a burnt offering and sacrifices for God: and Aaron came, and all the elders of Israel, to eat bread with Moses' father in law before God.
Exodus 18:1 - When Jethro, the priest of Midian, Moses' father in law, heard of all that God had done for Moses, and for Israel his people, [and] that the LORD had brought Israel out of Egypt;
Exodus 18:2 - Then Jethro, Moses' father in law, took Zipporah, Moses' wife, after he had sent her back,
Exodus 3:1 - Now Moses kept the flock of Jethro his father in law, the priest of Midian: and he led the flock to the backside of the desert, and came to the mountain of God, [even] to Horeb.
Exodus 18:5 - And Jethro, Moses' father in law, came with his sons and his wife unto Moses into the wilderness, where he encamped at the mount of God:
Exodus 18:9 - And Jethro rejoiced for all the goodness which the LORD had done to Israel, whom he had delivered out of the hand of the Egyptians.
Exodus 18:6 - And he said unto Moses, I thy father in law Jethro am come unto thee, and thy wife, and her two sons with her.
Exodus 4:18 - And Moses went and returned to Jethro his father in law, and said unto him, Let me go, I pray thee, and return unto my brethren which [are] in Egypt, and see whether they be yet alive. And Jethro said to Moses, Go in peace.
Exodus 18:12 - And Jethro, Moses' father in law, took a burnt offering and sacrifices for God: and Aaron came, and all the elders of Israel, to eat bread with Moses' father in law before God.
Exodus 18:1 - When Jethro, the priest of Midian, Moses' father in law, heard of all that God had done for Moses, and for Israel his people, [and] that the LORD had brought Israel out of Egypt;
Exodus 18:2 - Then Jethro, Moses' father in law, took Zipporah, Moses' wife, after he had sent her back,
Exodus 3:1 - Now Moses kept the flock of Jethro his father in law, the priest of Midian: and he led the flock to the backside of the desert, and came to the mountain of God, [even] to Horeb.
Exodus 18:5 - And Jethro, Moses' father in law, came with his sons and his wife unto Moses into the wilderness, where he encamped at the mount of God:
Exodus 18:9 - And Jethro rejoiced for all the goodness which the LORD had done to Israel, whom he had delivered out of the hand of the Egyptians.
Exodus 18:6 - And he said unto Moses, I thy father in law Jethro am come unto thee, and thy wife, and her two sons with her.
Exodus 4:18 - And Moses went and returned to Jethro his father in law, and said unto him, Let me go, I pray thee, and return unto my brethren which [are] in Egypt, and see whether they be yet alive. And Jethro said to Moses, Go in peace.
3VE Musa, kaynatası Midyan kâhini Jethro Yetro'nun sürüsünü güdüyordu; ve sürüyü çölün arkasına götürdü, ve Allahın dağına, Horebe geldi. 2 Ve RABBİN meleği bir çalı ortasında ateş alevinde ona göründü; ve gördü, ve işte, çalı ateşle yanıyor, ve çalı tükenmiyordu. 3 Ve Musa dedi: Şimdi döneyim, ve bu büyük manzarayı göreyim, çalı niçin yanıp tükenmiyor. 4 Ve görmek için döndüğünü RAB görünce, Allah ona çalının ortasından çağırıp dedi: Musa, Musa! Ve o: İşte ben, dedi. 5 Ve dedi: Buraya yaklaşma; çarıklarını ayaklarından çıkar, çünkü üzerinde durduğun yer mukaddes topraktır. 6 Ve dedi: Ben babanın Allahı, İbrahimin Allahı, İshakın Allahı, ve Yakubun Allahıyım. Ve Musa yüzünü örttü; çünkü Allaha bakmağa korkuyordu. 7 Ve RAB dedi: Gerçekten Mısırda olan kavmımın sıkıntısını gördüm, ve angarya memurlarının yüzünden onların feryadını işittim; çünkü onların acılarını bilirim; 8 ve onları Mısırlıların elinden kurtarmak için, ve onları o diyardan iyi ve geniş bir diyara, süt ve bal akan diyara, Kenânlı, ve Hittî, ve Amorî, ve Perizzî, ve Hivî, ve Yebusîlerin yerine çıkarmak için indim. 9 Ve şimdi, işte, İsrail oğullarının feryadı bana erişti; ve hem de Mısırlıların onlara ettikleri cefayı gördüm. 10 Ve şimdi gel, ve benim kavmımı, İsrail oğullarını, Mısırdan çıkarmak için seni Firavuna göndereyim. 11 Ve Musa Allaha dedi: Ben kimim ki, Firavuna gideyim, ve İsrail oğullarını Mısırdan çıkarayım? 12 Ve dedi: Gerçekten ben seninle olacağım; ve benim seni gönderdiğime senin için işaret şu olacak: Sen kavmı Mısırdan çıkardığın zaman, bu dağ üzerinde Allaha ibadet edeceksiniz. 13 Ve Musa Allaha dedi: İşte, ben İsrail oğullarına geldiğim zaman, onlara: Atalarınızın Allahı beni size gönderdi, dersem, ve onlar bana: Onun ismi nedir? derlerse, onlara ne diyeyim? 14 Ve Allah Musaya dedi: Ben, BEN OLANIM; ve dedi: İsrail oğullarına böyle diyeceksin: Beni size BEN(İM gönderdi 15 Ve yine Allah Musaya dedi: İsrail oğullarına böyle diyeceksin: Atalarınızın Allahı, İbrahimin Allahı, İshakın Allahı, Yakubun Allahı Yehova beni size gönderdi; ebediyen ismim bu, ve devirden devre anılmam budur. 16 Git, ve İsrail ihtiyarlarını topla, ve onlara de: Atalarınızın Allahı, İbrahimin, İshakın ve Yakubun Allahı Yehova bana göründü, ve dedi: Gerçekten sizi ziyaret ettim, ve Mısırda size yapılanı gördüm; 17 ve dedim: Sizi Mısırın sıkıntısından, Kenânlı, ve Hittî, ve Amorî, ve Perizzî, ve Hivî, ve Yebusîlerin diyarına, süt ve bal akan diyara, çıkaracağım. 18 Ve senin sözünü dinliyecekler; ve sen ve İsrail ihtiyarları Mısır kıralına geleceksiniz, ve ona diyeceksiniz: İbranîlerin Allahı Yehova bize rast geldi; ve şimdi rica ederiz, çölde üç günlük yol gidelim, ta ki, Allahımız Yehovaya kurban keselim. 19 Ve ben bilirim ki, Mısır kıralı kuvvetli bir el ile olsa bile, gitmek için size izin vermiyecektir. 20 Ve elimi uzatacağım ve Mısırı, içinde yapacağım bütün hârikalarımla vuracağım; ve sizi ondan sonra salıverecektir. 21 Ve Mısırlıların gözlerinde bu kavma lûtuf vereceğim; ve vaki olacak ki, gittiğiniz zaman, eli boş gitmiyeceksiniz; 22 fakat her kadın komşusundan, ve evinde olan misafirden gümüş şeyler, ve altın şeyler, ve esvaplar istiyecek; ve oğullarınızı ve kızlarınızı onlarla süsliyeceksiniz; ve Mısırlıları soyacaksınız.
Musa'nın Mısır'a yolculuğu ve oğlu Eliezer'in sünneti. By Pietro Perugino
TEVRAT'TA "ÇIKIŞ" VE "TUR DAĞI"
Ve Musa, kaynatası Midyan kahini Yetro'nun sürüsünü güdüyordu ve sürüyü çölün arkasına götürdü ve Allah'ın dağına;Horeb'e geldi.
Ve Rabb'in meleği, bir çalıdan yükselen ateş alevinin içinden ona göründü. Musa baktı, çalı yanıyor, ama tükenmiyordu.
Ve Musa dedi: Şimdi döneyim ve bu büyük manzarayı göreyim, çalı niçin yanıp tükenmiyor.
Rab Allah, Musa'nın yaklaştığını görünce ona, çalının içinden, "Musa, Musa!" diye seslendi. Musa, "buyur!" diye yanıtladı.
Allah, "fazla yaklaşma" dedi. "Çarıklarını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsal topraktır."
Ve dedi: "Ben, babanın Allah'ı, İbrahim'in Allah'ı, İshak'ın Allah'ı ve Yakub'un Allah'ıyım."
Ve Musa dedi: Şimdi döneyim ve bu büyük manzarayı göreyim, çalı niçin yanıp tükenmiyor.
Rab Allah, Musa'nın yaklaştığını görünce ona, çalının içinden, "Musa, Musa!" diye seslendi. Musa, "buyur!" diye yanıtladı.
Allah, "fazla yaklaşma" dedi. "Çarıklarını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsal topraktır."
Ve dedi: "Ben, babanın Allah'ı, İbrahim'in Allah'ı, İshak'ın Allah'ı ve Yakub'un Allah'ıyım."
Çıkış, Bap:3; 1-6
Ve Allah dedi: "Gerçekten Ben, seninle olacağım ve Benim seni gönderdiğime senin için işaret şu olacak: Sen, kavmi, Mısır'dan çıkardığın zaman, bu dağ üzerinde, Allah'a ibadet edeceksin."
Çıkış, Bap:3; 12
İsrailoğulları, kadın ve çocukların dışında 600 000 kadar erkekle, yaya olarak Ramses'ten Sukkot'a doğru yola çıktılar.
Ve koyunlar, sığırlar, pek çok hayvanlarla, karışık çok halk da onlarla beraber çıktı.
Mısır'dan getirdikleri hamurla, mayasız pide pişirdiler. Maya yoktu. Çünkü Mısır'dan kovulmuşlar, kendilerine azık hazırlayacak zaman bulamamışlardı.
İsrailoğulları, Mısır'da 430 yıl yaşadı.
Ve koyunlar, sığırlar, pek çok hayvanlarla, karışık çok halk da onlarla beraber çıktı.
Mısır'dan getirdikleri hamurla, mayasız pide pişirdiler. Maya yoktu. Çünkü Mısır'dan kovulmuşlar, kendilerine azık hazırlayacak zaman bulamamışlardı.
İsrailoğulları, Mısır'da 430 yıl yaşadı.
Çıkış, Bap:12; 37-40
Ve vaki oldu ki, Firavun kavmi salıverdiği zaman, yakın olmasına rağmen Allah, onları, Filistiler diyarının yolundangötürmedi. Çünkü Allah dedi; kavm harp gördüğü zaman, belki nadim olup Mısır'a döner.
Fakat Allah, halkı, çöl yolundan Kızıldeniz'e doğru dolaştırdı. İsrailoğulları Mısır'dan silahlı çıkmışlardı.
Fakat Allah, halkı, çöl yolundan Kızıldeniz'e doğru dolaştırdı. İsrailoğulları Mısır'dan silahlı çıkmışlardı.
Çıkış, Bap: 13; 17-18
Sukkot'tan ayrılıp çöl kenarında, Etam'da konakladılar.
Çıkış, Bap: 13; 20
Rab Musa'ya dedi ki: "İsrailoğullarına söyle, dönsünler ve Pi- Hahirot yakınlarında, Migdol ile deniz arasında, Baal-Sefon'un karşısında deniz kıyısında konaklasınlar."
Çıkış, Bap: 14; 1-2
Halkın kaçtığı, Mısır Firavunu'na bildirilince; Firavunla görevlileri, onlara ilişkin düşüncelerini değiştirdiler: "Biz ne yaptık?" dediler, "İsrailoğullarını salıvermekle kölelerimizi kaybetmiş olduk!"
Ve kendi cenk arabasını hazırlayıp, kavmini yanına aldı; Firavun savaş arabasını hazırlattı, ordusunu yanına aldı.
Seçme 600 savaş arabasının yanısıra, Mısır'ın bütün savaş arabalarını, sorumlu sürücüleriyle birlikte yanına aldı.
Rab, Mısır Firavunu'nun yüreğini katılaştırdı. Firavun, zafer havası içinde ilerleyen İsrailoğullarının peşine düştü.
Ve kendi cenk arabasını hazırlayıp, kavmini yanına aldı; Firavun savaş arabasını hazırlattı, ordusunu yanına aldı.
Seçme 600 savaş arabasının yanısıra, Mısır'ın bütün savaş arabalarını, sorumlu sürücüleriyle birlikte yanına aldı.
Rab, Mısır Firavunu'nun yüreğini katılaştırdı. Firavun, zafer havası içinde ilerleyen İsrailoğullarının peşine düştü.
Mısırlılar, Firavunun bütün atları, savaş arabaları, atlıları, askerleriyle onların ardına düştüler ve deniz kıyısında, Pi-Hahirot yakınlarında, Baal-Sefon'un karşısında konaklarken onlara yetiştiler.
Firavun yaklaşırken, İsrailoğulları Mısırlıların arkalarından geldiğini görünce dehşete kapılarak, Rabb'e feryat ettiler.
Musa'ya, "Mısır'da mezar mı yoktu da bizi, çöle ölmeye getirdin?" dediler, "bak, Mısır'dan çıkarmakla bize ne yaptın!"
"Mısır'dayken sana; 'Bırak bizi, Mısırlılara kölelik edelim' demedik mi? Çölde ölmektense, Mısırlılara kölelik etsek bizim için daha iyi olurdu."
Musa: "korkmayın!" dedi, "Yerinizde durup bekleyin, Rab bugün sizi nasıl kurtaracak görün. Bugün gördüğünüz Mısırlıları bir daha hiç görmeyeceksiniz."
"Rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter."
Rab Musa'ya: "Niçin bana feryat ediyorsun?" dedi, "İsrailoğullarına söyle ilerlesinler."
"Sen değneğini kaldır, elini denizin üzerine uzat. Sular yarılacak ve İsrailoğulları, kuru toprak üzerinde yürüyerek denizi geçecekler."
"Ben, Mısırlıların yüreğini karıştıracağım, arkadan gelsinler. Firavunu, bütün ordusunu, savaş arabalarını, atlılarını yok ederek yücelik kazanacağım."
"Ve Firavun'da, cenk arabalarında ve atlılarında izzet bulduğum zaman, Mısırlılar bilecekler ki, Ben Rabb'im."
Ve İsrail ordusunun önünde yürüyen Allah'ın meleği, yerini değiştirip arkalarında yürüdü; ve bulut direği önlerinden yerini değiştirip arkalarında durdu;
Ve Mısırlıların ordusu ve İsrail ordusunun arasına geldi: ve bulut ve karanlık vardı: fakat geceyi aydınlatıyordu; ve bütün gece biri, ötekine yaklaşmadılar.
Musa elini denizin üzerine uzattı. Rab, bütün gece güçlü doğu rüzgarıyla suları geri itti, denizi karaya çevirdi. Sular ikiye bölündü.
İsrailoğulları, kuru toprak üzerinde yürüyerek denizi geçtiler. Sular, sağlarında, sollarında onlara duvar oluşturdu.
Mısırlılar, arkalarından geliyordu. Firavunun bütün atları, savaş arabaları, atlıları denizde onları izliyordu.
Çıkış, Bap: 14; 5-23
Ve Rab, Musa'ya dedi: "Elini deniz üzerine uzat, ta ki sular, Mısırlılar üzerine, cenk arabaları üzerine ve atlıları üzerine dönsünler."
Musa, elini denizin üzerine uzattı. Sabaha karşı deniz, olağan haline döndü. Mısırlılar sulardan kaçarken, Rab, onları denizin ortasında silkeleyip attı.
Geri dönen sular, savaş arabalarını, atlıları, İsrailoğullarının peşinden denize dalan Firavunun bütün ordusunu yuttu. Onlardan bir kişi bile sağ kalmadı.
Ancak İsrailoğulları, denizi kuru toprakta yürüyerek geçmişlerdi. Sular, sağlarında, sollarında onlara duvar oluşturmuştu.
Rab, o gün İsrailoğullarını, Mısırlıların elinden kurtardı. İsrailoğulları, deniz kıyısında Mısırlıların ölülerini gördüler.
Ve İsrail, Rabb'in Mısırlılar üzerinde yapmış olduğu büyük işini gördü ve kavim, Rab'den korktu ve Rabb'e ve kölesiMusa'ya inandılar.
Çıkış, Bap: 14; 26-31
Musa, İsrailoğullarını, Kızıldeniz'in ötesine çıkardı. Şur Çölü'ne girdiler. Çölde üç gün yol aldılarsa da, su bulamadılar.
Mara'ya vardılar. Ama Mara'nın suyunu içemediler, çünkü su acıydı. Bu yüzden oraya, Mara(acılık) adı verildi.
Çıkış, Bap: 15; 22-23
Sonra Elim'e gittiler. Orada 12 su kaynağı, 70 hurma ağacı vardı. Su kıyısında konakladılar.
Çıkış, Bap: 15; 27
Bütün İsrailoğulları, Elim'den ayrıldı. Mısır'dan çıktıktan sonra, ikinci ayın on beşinci günü Elim ile Sina arasındaki "Sin Çölü"ne vardılar.
Çölde, hepsi Musa'yla Harun'a yakınmaya başladı.
"Keşke Rab, bizi Mısır'dayken öldürseydi" dediler. "Hiç değilse orada et kazanlarının başına oturur, doyasıya yerdik. Ancak siz, bütün topluluğu açlıktan öldürmek için bizi bu çöle getirdiniz."
Rab, Musa'ya: "Size gökten ekmek yağdıracağım" dedi. "Halk her gün gidip günlük ekmeğini toplayacak. Böylece onları sınayacağım: Benim yasama göre yaşıyorlar mı, yaşamıyorlar mı, göreceğim."
Çıkış, Bap: 16; 1-4
Ve İsrailoğulları, Sin Çölü'nde konaktan konağa göç edip, "Refidim"de kondular. Ancak orada içecek su yoktu.
Musa'ya, "Bize içecek su ver" diye çıkıştılar. Musa, "Niçin bana çıkışıyorsunuz?" dedi, "Neden Rab'bi deniyorsunuz?"
Ama halk susamıştı. "Niçin bizi Mısır'dan çıkardın?" diye Musa'ya söylendiler, "Bizi, çocuklarımızı, hayvanlarımızı susuzluktan öldürmek için mi?"
Musa, "Bu halka ne yapayım?" diye Rabb'e feryat etti, "Neredeyse beni taşlayacaklar."
Rab, Musa'ya: "Halkın önüne geç" dedi, "birkaç İsrail ileri gelenini ve Nil'e vurduğun değneği de yanına alıp yürü."
"Ben, Horeb Dağı'nda, bir kayanın üzerinde, senin önünde duracağım. Kayaya vuracaksın, halk içsin diye su fışkıracak."Musa, İsrail ileri gelenlerinin önünde, denileni yaptı.
Oraya, Massa(deneme) ve Meriva(çekişme) adı verildi. Çünkü İsrailoğulları, orada Musa'ya çıkışmış ve "acaba Rabaramızda mı, değil mi?" diye Rabb'i denemişlerdi.
Ve Amalek geldi ve İsrail'le, "Refidim"de cenketti.
Çıkış, Bap:17; 1-8,
Böylece Yeşu, Amalek ordusunu yenip kılıçtan geçirdi.
Rab, Musa'ya, "Bunu hatıra olarak kayda geç" dedi, "Yeşu'ya da söyle, Amaleklilerin adını yeryüzünden büsbütün sileceğim."
Musa, bir sunak(mezbah) yaptı, adını "Rab sancağımdır" koydu.
Ve dedi: Rab yemin etti; Rabb'in, nesilden nesile Amalek'le cengi olacaktır.
Çıkış, Bap:17; 13-16
Musa'nın kayınbabası Midyanlı Kahin(Peygamber) Yetro; Allah'ın, Musa ve halkı İsrail için yaptığı her şeyi, Rabb'in, İsraillileri, Mısır'dan nasıl çıkardığını duydu.
Çıkış, Bap: 18; 1
Yetro, Musa'nın karısı ve oğullarıyla birlikte Allah'ın Dağı'na, Musa'nın konakladığı çöle geldi.
Musa'ya şu haberi gönderdi: "Ben, kayınbaban Yetro, karın ve iki oğlunla birlikte sana geliyoruz."
Çıkış, Bap: 18; 5-6
Sonra Musa kayınbabasını uğurladı. Yetro da ülkesine döndü.
Çıkış, Bap: 18; 27
İsrailoğulları Mısır'dan çıktıktan tam üç ay sonra, Sina Çölü'ne vardılar.
Refidim'den yola çıkıp, "Sina Çölü"ne girdiler. Orada, "Sina Dağı"nın karşısında konakladılar.
Musa, Allah'ın huzuruna çıktı. Rab, dağdan kendisine seslendi: "Yakup soyuna, İsrailoğulları'na; halkına şöyle diyeceksin:
"Mısırlılara ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz.
"Şimdi sözümü dikkatle dinler, antlaşmama uyarsanız, bütün uluslar içinde öz halkım olursunuz. Çünkü yeryüzünün tümü benimdir.
"Siz benim için kahinler(peygamberler) krallığı, kutsal ulus olacaksınız. İsrailoğullarına böyle söyleyeceksin."
Musa, gidip halkın ileri gelenlerini çağırdı ve Rabb'in kendisine buyurduğu her şeyi onlara anlattı.
Bütün halk bir ağızdan: "Rabb'in söylediği her şeyi yapacağız" diye yanıtladılar. Musa halkın yanıtını Rabb'e iletti.
Rab, Musa'ya, "Sana koyu bir bulut içinde geleceğim" dedi, "Öyle ki, seninle konuşurken halk işitsin ve her zaman sana güvensin." Musa, halkın söylediklerini Rab'be iletti.
Rab, Musa'ya: "Git, bugün ve yarın halkı arındır" dedi. "Giysilerini yıkasınlar."
"Üçüncü güne hazır olsunlar. Çünkü üçüncü gün, bütün halkın gözü önünde ben Rab, Sina Dağı'na ineceğim.
"Dağın çevresine sınır çiz ve halka de ki; 'Sakın dağa çıkmayın, dağın eteğine de yaklaşmayın! Kim dağa dokunursa, kesinlikle ölecektir.
"Ya taşlanacak, ya da okla vurulacak; ona insan eli değmeyecek. İster hayvan olsun ister insan, yaşamasına izin verilmeyecek.' Ancak boru uzun uzun çalınınca dağa çıkabilirler."
Sonra Musa dağdan halkın yanına inip onları arındırdı. Herkes giysilerini yıkadı.
Musa halka, "Üçüncü güne hazır olun" dedi, "Bu süre içinde cinsel ilişkide bulunmayın."
Üçüncü günün sabahı, gök gürledi, şimşekler çaktı. Dağın üzerinde koyu bir bulut vardı. Derken, çok güçlü bir boru sesi duyuldu. Ordugahta herkes titremeye başladı.
Musa, halkın Allah'la görüşmek üzere ordugahtan çıkmasına öncülük etti. Dağın eteğinde durdular.
Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü Rab, dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibiduman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.
Boru sesi gitgide yükselince, Musa konuştu ve Allah, gök gürlemeleriyle onu yanıtladı.
Rab, Sina Dağı'nın üzerine indi, Musa'yı dağın tepesine çağırdı. Musa tepeye çıktı.
Rab, "Aşağı inip halkı uyar" dedi. "Sakın beni görmek için sınırı geçmesinler, yoksa birçoğu ölür."
Çıkış, Bap: 19; 1-21
Seni, Mısır'dan, köle olduğun ülkeden çıkaran Allah, Rab, Benim.
"Benden başka ilahın olmayacak."
Çıkış, Bap: 20; 2-3
Halk, gök gürlemelerini, boru sesini duyup şimşekleri ve dağın başındaki dumanı görünce, korkudan titremeye başladı. Uzakta durarak:
Musa'ya, "bizimle sen konuş, dinleyelim" dediler, "ancak Allah konuşmasın, yoksa ölürüz."
Musa, "korkmayın!" diye karşılık verdi, "Allah sizi denemek için geldi; Allah korkusu üzerinizde olsun, suç işlemeyesiniz diye."
Musa, Allah'a doğru koyu karanlığın içine yaklaşırken, halk uzakta durdu.
Rab, Musa'ya şöyle dedi: "İsrailoğullarına de ki, göklerden sizinle konuştuğumu gördünüz."
"Benim yanımsıra başka ilahlar yapmayacaksınız, altın ya da gümüş ilahlar dökmeyeceksiniz."
"Benim için toprak bir sunak(mezbah) yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı, davarlarınızı, sığırlarınızı onun üzerinde sunacaksınız. Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım."
"Eğer bana taş sunak yaparsanız, yontma taş kullanmayın. Çünkü kullanacağınız alet, sunağın kutsallığını bozar."
Çıkış, Bap: 20; 18-25
Rab, Musa'ya; "Dağa, yanıma gel" dedi, "Burada bekle, halkın öğrenmesi için üzerine yasalarla, buyrukları yazdığım taş levhaları sana vereceğim."
Musa'yla yardımcısı Yeşu hazırlandılar. Musa Allah'ın dağına çıkarken;
İsrailoğulları ileri gelenlerine, "geri dönünceye kadar bizi burada bekleyin" dedi, "Harun'la, Hur aranızda; kimin sorunu olursa onlara başvursun."
Musa, dağa çıkınca, bulut dağı kapladı.
Rabb'in görkemi Sina Dağı'nın üzerine indi. Bulut, dağı altı gün örttü. Yedinci gün Rab, bulutun içinden Musa'ya seslendi.
Rabb'in görkemi, İsrailoğullarına, dağın doruğunda yakıcı bir ateş gibi görünüyordu.
Musa, bulutun içinden dağa çıktı. Kırk gün kırk gece dağda kaldı.
Çıkış, Bap: 24; 12-18
Allah, Sina Dağı'nda Musa'yla konuşmasını bitirince, üzerine eliyle antlaşma(misak) koşullarını yazdığı iki taş levhayı ona verdi.
Çıkış, Bap:31; 18
Halk, Musa'nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harun'un çevresine toplandı. Ona, "kalk, bize öncülük edecek birilah yap" dediler, "bizi Mısır'dan çıkaran adama, Musa'ya ne oldu bilmiyoruz!"
Çıkış, Bap:32; 1
Rab, Musa'ya, "Aşağı in" dedi, "Mısır'dan çıkardığın halkın, baştan çıktı."
"Buyurduğum yoldan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaparak önünde tapındılar, kurban kestiler. 'Ey İsrailoğulları, sizi Mısır'dan çıkaran ilahınız budur!' dediler."
Rab, Musa'ya, "Bu halkın ne inatçı olduğunu biliyorum" dedi,
"Şimdi bana engel olma, bırak öfkem alevlensin, onları yok edeyim. Sonra seni, büyük bir ulus yapacağım."
Çıkış, Bap:32; 7-10
Musa döndü, elinde antlaşma koşulları yazılı iki taş levhayla dağdan indi. Levhaların ön ve arka iki yüzü de yazılıydı.
Onları, Allah yapmıştı, üzerlerindeki oyma yazılar O'nun yazısıydı.
Yeşu, bağrışan halkın sesini duyunca, Musa'ya, "ordugahtan savaş sesi geliyor!" dedi.
Musa, şöyle yanıtladı: "Ne yenenlerin, ne de yenilenlerin sesidir bu; ezgiler duyuyorum ben."
Musa, ordugaha yaklaşınca, buzağıyı ve oynayan insanları gördü; çok öfkelendi. Elindeki taş levhaları fırlatıp dağın eteğinde parçaladı.
Yaptıkları buzağıyı alıp yaktı, toz haline gelinceye dek ezdi, sonra suya serperek İsrailoğullarına içirdi.
Harun'a, "bu halk sana ne yaptı ki, onları bu korkunç günaha sürükledin?" dedi.
Harun, "öfkelenme, efendim!" diye karşılık verdi, "bilirsin, halk kötülüğe eğilimlidir."
Bana, "bize öncülük edecek bir ilah yap. Bizi Mısır'dan çıkaran adama, Musa'ya ne oldu bilmiyoruz" dediler.
"Ben de, 'kimde altın varsa çıkarsın' dedim. Altınlarını bana verdiler. Ateşe atınca, bu buzağı ortaya çıktı!"
Musa, halkın başıboş hale geldiğini gördü. Çünkü Harun, onları dizginleyememiş, düşmanlarına alay konusu olmalarına neden olmuştu.
Musa, ordugahın girişinde durdu, "Rab'den yana olanlar yanıma gelsin!" dedi. Bütün Levililer, çevresine toplandı.
Musa şöyle dedi: "İsrail'in Tanrısı Rab diyor ki; 'Herkes kılıcını kuşansın. Ordugahta kapı kapı dolaşarak kardeşini, komşusunu, yakınını öldürsün!'"
Levililer, Musa'nın buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan üç bine yakın adam öldürüldü.
Musa, "bugün kendinizi, Rabb'e adamış oldunuz" dedi. "Herkes öz oğluna, öz kardeşine düşman kesildiği için, bugün Rabsizi kutsadı."
Ertesi gün halka, "korkunç bir günah işlediniz" dedi, "şimdi Rabb'in huzuruna çıkacağım. Belki suçunuzu bağışlatabilirim."
Sonra Rabb'e dönerek, "çok yazık, bu halk korkunç bir suç işledi" dedi, "kendilerine altın put yaptılar."
"Lütfen günahlarını bağışla, yoksa yazdığın kitaptan adımı sil."
Rab, "Kim bana karşı günah işlediyse onun adını sileceğim" diye karşılık verdi,
"Şimdi git, halkı sana söylediğim yere götür. Meleğim sana öncülük edecek. Ancak zamanı gelince, günahlarından ötürü onları cezalandıracağım."
Çıkış, Bap:32; 15-34
Ve dedi: "Yüzümü göremezsin! Çünkü insan beni görüpte yaşıyamaz."
Çıkış, Bap: 33; 20
Musa, elinde iki antlaşma levhasıyla Sina Dağı'ndan indi. Rab'le konuştuğu için yüzü ışıldıyordu, ancak kendisi bunun farkında değildi.
Harun'la, İsrailoğulları, Musa'nın ışıldayan yüzünü görünce, ona yaklaşmaya korktular.
Çıkış, Bap: 34; 29-30
İsrailoğulları, Mısır'dan çıkışının ikinci yılı, ikinci ayın birinci günü, RAB, Sina Çölü'nde, Buluşma Çadırı'nda Musa'ya şöyle seslendi:
"Sen ve Harun, İsrail topluluğunun bütün boylarıyla ailelerinin sayımını yapın. Bütün erkekleri bir bir sayıp adlarını yazın. İsrailoğullarından savaşabilecek durumda; yirmi ve daha yukarı yaştaki bütün erkekleri sayıp bölüklere ayırın."
Sayılar, Bap:1; 1-2
Rabb'in buyruğu uyarınca, ikinci ayın birinci günü bütün halkı topladılar. Yirmi ve daha yukarı yaştakileri; boylarına, ailelerine göre birer birer sayıp adlarını yazdılar. Böylece Musa, Sina Çölü'nde halkın sayımını yaptı.
Sayılar, Bap:1; 18
Musa'yla Harun önderliğinde, birlikler halinde Mısır'dan çıkan İsrailoğulları sırasıyla aşağıdaki yolculukları yaptılar.
Musa, Rabb'in buyruğu uyarınca; sırasıyla yapılan yolculukları kayda geçirdi. Yapılan yolculuklar şunlardır:
İsrailoğulları, Fısıh kurbanının ertesi günü -birinci ayın on beşinci günü- Mısırlıların gözü önünde, zafer havası içinde Ramses'ten yola çıktılar.
O sırada Mısırlılar, Rabb'in yok ettiği ilk doğan çocuklarını gömüyorlardı; Rab, onların ilahlarını yargılamıştı.
İsrailoğulları, Ramses'ten yola çıkıp Sukkot'ta konakladılar.
Sukkot'tan ayrılıp, çöl kenarındaki Etam'da konakladılar.
Etam'dan ayrılıp, Baal-Sefon'un doğusundaki Pi-Hahirot'a döndüler, Migdol yakınlarında konakladılar.
Pi-Hahirot'tan ayrılıp, denizden çöle geçtiler. Etam Çölü'nde üç gün yürüdükten sonra Mara'da konakladılar.
Mara'dan ayrılıp, on iki su kaynağı ve yetmiş hurma ağacı olan Elim'e giderek orada konakladılar.
Elim'den ayrılıp Kızıldeniz kıyısında konakladılar.
Kızıldeniz'den ayrılıp Sin Çölü'nde konakladılar.
Sin Çölü'nden ayrılıp Dofka'da konakladılar.
Dofka'dan ayrılıp Aluş'ta konakladılar.
Aluş'tan ayrılıp Refidim'de konakladılar. Orada halk için içecek su yoktu.
Refidim'den ayrılıp Sina Çölü'nde konakladılar.
Sina Çölü'nden ayrılıp Kivrot-Hattaava'da konakladılar.
Sayılar, Bap:33; 1-16
"Horeb'de, Tanrınız Rabb'in önünde durduğunuz günü anımsayın." Rab, bana şöyle dedi: "Sözlerimi dinlemesi için halkı topla. Öyle ki, yaşamları boyunca benden korkmayı öğrensinler, çocuklarına da öğretsinler."
"Yaklaşıp dağın eteğinde durdunuz. Dağ, göklere dek yükselen alevle tutuşmuştu. Kara bulutlar ve koyu bir karanlık vardı.
"Rab size ateşin içinden seslendi. Siz konuşulanı duydunuz, ama konuşanı görmediniz. Yalnız bir ses duydunuz."
"Rab uymanızı buyurduğu antlaşmayı, yani On Buyruk'u size açıkladı. Onları iki taş levha üstüne yazdı."
"Mülk edinmek için gideceğiniz ülkede uymanız gereken kuralları, ilkeleri size öğretmemi buyurdu."
"Rab, Horeb'de ateşin içinden size seslendiği gün, hiçbir suret görmediniz. Bu nedenle kendinize çok dikkat edin."
Tesniye: Bab 4; 10-15
"Allahınız Rabb'i, çölde nasıl kızdırdığınızı anımsayın, hiç unutmayın. Mısır'dan çıktığınız günden buraya varıncaya dek, Rabb'e sürekli karşı geldiniz.
"Horeb Dağı'nda, Rabb'i öyle kızdırdınız ki, sizi yok edecek kadar öfkelendi."
"Daha önce, taş levhaları -Rabb'in sizinle yaptığı antlaşmanın levhalarını- almak için dağa çıkmıştım; orada kırk gün, kırk gece kaldım. Ne yedim, ne içtim."
"Rab Allah parmağıyla yazmış olduğu iki taş levhayı bana verdi. Bu levhalar, dağda toplandığınız gün, Rabb'in, ateşin içinden size bildirdiği bütün buyrukları içermekteydi."
"Kırk gün, kırk gece sonra Rab, bana iki taş levhayı, antlaşma levhalarını verdi."
"'Haydi, buradan hemen in dedi, 'Çünkü Mısır'dan çıkardığın halkın yoldan çıktı. Onlara buyurduğum yoldan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir put yaptılar."
Sonra Rab bana, "Bu halkı gördüm" dedi. "İşte dik başlı bir halk!"
"Bırak da onları yok edeyim; adlarını da göğün altından sileyim. Seni onlardan daha güçlü, daha büyük bir ulus kılayım."
"Dönüp dağdan aşağıya indim. Dağ alev alev yanıyordu. Antlaşmanın iki levhası iki elimdeydi."
"Allahınız Rabb'e karşı günah işlediğinizi gördüm. Kendinize buzağıya benzer bir dökme put yapmıştınız. Rabb'in size buyurduğu yoldan hemen sapmıştınız."
"Bu yüzden iki levhayı fırlatıp attım, gözünüzün önünde parçaladım."
"Bir kez daha Rabb'in huzurunda bir şey yemeden, içmeden kırk gün kırk gece yere kapanıp kaldım. Çünkü günah işlemiştiniz; Rabb'in gözünde kötü olanı yaparak O'nu öfkelendirmiştiniz."
" Rabb'in kızgın öfkesi karşısında korktum. Öfkesi sizi yok edecek kadar alevlenmişti. Ama Rab yakarışımı yine duydu."
"Rab, Harun'a da onu yok edecek kadar öfkelenmişti. O sırada Harun için de yakardım."
"Yaptığınız günahlı nesneyi, o buzağıya benzer dökme putu alıp yaktım. Parçalayıp ince toz haline getirinceye dek ezdim. Sonra tozu, dağdan akan dereye attım."
Tesniye: Bab 9; 7-21
İlya kalktı, yiyip içti. Yediklerinden aldığı güçle kırk gün, kırk gece Allah'ın Dağı Horeb'e kadar yürüdü.
Geceyi, orada bulunan bir "mağara"da geçirdi.
İlya, "Rab'be;, Her Şeye Egemen Tanrı'ya büyük bir istekle kölelik ettim" diye karşılık verdi, "Ama İsrail halkı Senin antlaşmanı reddetti, sunaklarını yıktı ve peygamberlerini kılıçtan geçirdi. Yalnız ben kaldım. Beni de öldürmeye çalışıyorlar."
I.Krallar: Bab 19; 8-10
YENİ AHİT'TE "TUR DAĞI"
(Pavlus'un Galatyalılar'a Mektubu)
(Pavlus'un Galatyalılar'a Mektubu)
Kutsal Yasa altında yaşamak isteyen sizler, söyleyin bana, Yasa'nın ne dediğini bilmiyor musunuz?
İbrahim'in biri köle, biri de özgür kadından iki oğlu olduğu yazılıdır.
Köle kadından olan normal yoldan, özgür kadından olansa vaat sonucu doğdu.
Bu şeylerde remiz vardır; çünkü bu kadınlar iki ahittirler; kulluk için doğuran biri, Sina Dağı'ndandır, o Hacar'dır.
Ve Hacar, Arabistan'da olan Sina Dağı'dır ve şimdiki Yeruşalime muadildir; çünkü çocukları ile beraber kölelik ediyor.
Fakat yukarıdaki Yeruşalim hürdür, bizim anamız odur.
Bap 4: 21-26
Kaynaklar:
1) Kitabı Mukaddes(Eski Ahit(Tanah) ve Yeni Ahit(İncil))
2) info.incil
1) Kitabı Mukaddes(Eski Ahit(Tanah) ve Yeni Ahit(İncil))
2) info.incil
Ahit'teki kaynaklar
Sippora, diğer adları Yetro[2][3][4] ve Hobab (Hovav)[5] olan Midyanlı rahip veya prens Reuel'in yedi kızından biriydi. İsrailoğulları/İbraniler, Mısır'da esirken, Musa, bir İbrani'ye saldıran Mısırlıyı öldürdü, bu nedenle Firavun, Musa'nın öldürülmesi için peşine düştü. Bu sebepten dolayı Musa Mısır'dan kaçıp Midyan'a vardı. Musa, bir gün bir kuyu başında oturup dinlenirken, sürülerini sulamak için Reuel'in kızları geldi. Diğer çobanlar, önce kendi sürülerini sulamak için kızları uzaklaştırdı. Musa, sürülerini sulamak için kızlara yardım etti.
Kızlar eve döndüğünde babaları "Nasıl oldu da eve erken geldiniz?" diye sordu. Kızlar, "Bir Mısırlı bizi çobanlardan korudu; hatta kuyudan su çekip sürüyü suladı" diye cevap verdi. "Peki nerede öyleyse?" diye soran babası "Adamı niye bıraktınız? Beraber ekmek kırmak için onu davet edin" diye devam etti.[6]
Musa, Midyanlının ailesiyle kalıp onlarla yaşadı. Reuel, evlenmesi için kızı Sippora'yı Musa'ya verdi ve Sippora Musa'ya Gerşom ve Eliezer isimli iki oğul doğurdu.
Zamanla, Musa'nın öldürülmesini isteyen Mısırlılar ölünce, Tanrı Musa'ya Mısır'a dönmesini emretti. Musa, karısı ve çocuklarını yanına alıp Mısır'a doğru yola çıktı. Yolda bir konaklama yerinde kaldılar; burada, Sippora'nın içinde bulunduğu, gizemli ve tartışmalara sebep olan "Konaklama yerinde Sippora" olayı gerçekleşti. Tevrat'ta anlatıldığı üzere Tanrı Musa'yı öldürmek için geldi.[7] Pasajda, Ahitsel metinlerdeki anlaşılması en zor cümlelerden dört tanesi mevcuttu. Sippora, alelacele Gerşom'u keskin bir taşla sünnet etti ve derisini Musa'nın ayaklarına dokundurdu, "Gerçekten sen bana kanlı güveysin" dedi.[8] Bu pasaj hakkında farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre bir şey (belki Tanrı veya Tanrı adına bir melek) Musa'yı öldürmeye çalıştı fakat Sippora'nın oğlunu sünnet etmesiyle bu son buldu. Başka bir görüş, saldırılan kişinin Gerşom olduğunu ileri sürerken yine başka bir görüş Musa'nın kendi oğlu Gerşom'u öldürmeye çalıştığı fakat Sippora'nın oğlunu sünnet etmesiyle Musa'nın sinirinin yatıştığını belirtir.
Musa, İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarmayı başardıktan ve Amaleklere karşı verilen savaşı kazandıktan sonra, Reuel, Sina çölü'ndeki İbrani kampına gelip yanında Sippora, Gerşom ve Eliezer'i getirdi. Tevrat, Sippora'nın ve oğullarının ne zaman Reuel'e döndüğüyle ilgili bilgi vermemektedir, bunun yerine Reuel'in, Tanrı'nın İsrailoğulları için yaptıklarını duyduktan sonra Musa'nın ailesini Musa'ya getirdiği belirtilir.
Sippora veya Tziporah (İbranice: צִפוֹרָה; Yunanca: Σεπφώρα; Arapça: صِفُّورَةَ, صوانة, anlam: kuş) Midyanlı rahip veya prens olan Yetro'nun (diğer adı Reuel) kızı olup Çıkış kitabında Musa'nın karısı olduğu anlatılır. Tarihler Kitabı'nda torunları, Gerşom oğlu Şevuel ve Eliezer oğlu Rehavya'nın adı geçmektedir.[1]
Zipporah
Zipporah | |
---|---|
Spouse(s) | Moses |
Children | Gershom Eliezer |
Parent(s) | Jethro |
Relatives | six sisters Aaron (brother-in-law) Miriam (sister-in-law) |
Zipporah or Tzipora (/ˈzɪp.ər.ə/ or /zɪpˈɔːr.ə/; Hebrew: צִפוֹרָה, Tzipporah, "bird")[a] is mentioned in the Book of Exodus as the wife of Moses, and the daughter of Reuel/Jethro, the priest or prince of Midian and the spiritual founder and ancestor of the Druze.[2][3][4][5][6] In the Book of Chronicles, two of her descendants are mentioned: Shebuel, son of Gershom, and Rehabiah, son of Eliezer.[7]
Contents
Biblical narrative
Background
In the Hebrew Bible Zipporah was one of the seven daughters of Jethro, a Kenite shepherd who was a priest of Midian.[8] In Exodus 2:18 Jethro is also referred to as Reuel[9] and referred to as Hobab in the Book of Judges.[10] (Judges 4:11). (Hobab was also the name of Jethro's son as recorded in Numbers 10:29.) While the Israelites/Hebrews were captives in Egypt, Moses killed an Egyptian who was striking a Hebrew, for which offense Pharaoh sought to kill Moses. Moses therefore fled from Egypt and arrived in Midian. One day while he sat by a well, Reuel's daughters came to water their father's flocks. Other shepherds arrived and drove the girls away so they could water their own flocks first. Moses defended the girls and watered their flock.
Upon their return home their father asked them, "How is it that you have come home so early today?" The girls answered, "An Egyptian rescued us from the shepherds; he even drew water for us and watered the flock." "Where is he then?" Reuel asked them. "Why did you leave the man? Invite him for supper to break bread." (Exodus 2:18–20). Reuel then gave Moses Zipporah as his wife (Exodus 2:21).
Incident at the Inn
After God commanded Moses to return to Egypt to free the Israelites, Moses took his wife and sons and started his journey. On the road, they stayed in an inn, where God came to kill Moses (Exodus 4:24-27). Zipporah quickly circumcised her son with a sharp stone and touched Moses' feet with the foreskin, saying "Surely You are a husband of blood to me!" God then left Moses alone (Exodus 4:25-26). The details of the passage are unclear and subject to debate.
The Exodus
After Moses succeeded in taking the Israelites out of Egypt, and won a battle against Amalek, Reuel came to the Hebrew camp in the wilderness of Sinai, bringing with him Zipporah, Gershom, and Eliezer. The Bible does not say when Zipporah and her sons rejoined Reuel/Jethro, only that after he heard of what God did for the Israelites, he brought Moses' family to him. The most common translation is that Moses sent her away, but another grammatically permissible translation is that she sent things or persons, perhaps the announcement of the victory over Amalek. The word that makes this difficult is shelucheiha, the sendings [away] of her.[11]
Moses wife is referred to as a Cushite in Numbers 12.[12] In the story Aaron and Miriam harshly criticize Moses' marriage to a Cushite or Kushite woman after he returned to Egypt to set the children of Israel free. Cushites were of the ancestry of either Kush (a.k.a. Nubia) in northeast Africa, or Arabians. The sons of Ham, mentioned within the Book of Genesis have been identified with nations in Africa (Ethiopia, Egypt, Libya), the Levant (Canaan), and Arabia. The Midianites themselves were later on depicted at times in non-Biblical sources as dark-skinned and called Kushim, a Hebrew word used to for dark skinned Africans.[13][14]
Family tree
Jacob | Leah | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Levi | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Gershon | Kohath | Merari | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Libni | Shimei | Izhar | Hebron | Uzziel | Mahli | Mushi | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Jochebed | Amram | Mishael | Elzaphan | Zithri | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Miriam | Aaron | Moses | Zipporah | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Gershom | Eliezer | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Druze
In the Druze religion, Jethro is revered as the spiritual founder, chief prophet, and ancestor of all Druze.[2][3][5][6][15] Moses was allowed to wed Zipporah, the daughter of Jethro, after helping save his daughters and their flock from competing herdsmen.[16] It has been expressed by such prominent Druze such as Amal Nasereldeen[17] and Salman Tarif, who was a prominent Druze shaykh, that this makes the Druze related to the Jews through marriage.[18] This view has been used to represent an element of the special relationship between Israeli Jews and Druze.[19]
In fiction
Zipporah appears as a character in films such as The Ten Commandments (1956)[20], The Prince of Egypt (1998) and Exodus: Gods and Kings (2014). She is the main character in Marek Halter's novel Zipporah, Wife of Moses (2005).[21]
Eliezer
Eliezer (Hebrew: אֱלִיעֶזֶר, Modern Eli'ezer, Tiberian ʼĔlîʻézer, "Help/Court of El") was the name of at least three different individuals in the Bible.
Contents
Eliezer of Damascus
Eliezer of Damascus (Hebrew: דַּמֶּשֶׂק אֱלִיעֶזֶר, Modern Damméseq Eliʿézer, Tiberian Damméśeq ʾĔlîʿézer) was, according to the Targums, the son of Nimrod.[1] Eliezer was head of the patriarch Abraham's household, as mentioned in the Book of Genesis (15:2).
“ | And Abram said, "My Lord, Hashem/Elohim: What can you give me seeing that I go childless, and the steward of my house is the Damascene Eliezer?" — Lech-Lecha[2] | ” |
Other translations of Genesis describe Eliezer as Abraham's heir.[3]
There is an interpretation in Bereshit Rabbah (43:2), cited by Rashi, that Eliezer went alone with Abraham to rescue Lot, with the reference to "his initiates" stated to be 318 in number (Lech-Lecha 14:14) being the numerical value of Eliezer's name in Hebrew, interpreted in tractate Nedarim (32a) as Abraham not wishing to rely on a miracle by taking only one individual.[4]
The servant of Abraham
According to most interpretations, the unnamed "...slave, the elder of the household, who controlled all that was his" in Genesis (Chayei Sarah) 24:2 who acted as a marriage broker (shadchan; Hebrew: שַׁדְּכָן shadkhán) for Isaac was this Eliezer. Although his name is not spelled out in the Bible, but he is only described there as "the servant of Abraham" (Genesis 24:34 ff), Jewish tradition has that this man, who found Rebeccah and facilitated her marriage with Isaac, bore the name Eliezer.[5]
The son of Moses
The verse in the Book of Exodus (18:4) states:
“ | The name of the (other) son was Eliezer, because 'My father's God (Elohei Avi) was my helper (Bi'ezeri), rescuing me from Pharaoh's sword. | ” |
Both Gershom and Eliezer were born during the time Moses had taken refuge in Midian and had married Jethro's daughter Zipporah.
Eliezer the prophet
A prophet called Eliezer, son of Dodavah, rebuked King Jehosophat for aligning himself with Ahaziah, the King of Israel. He and Ahaziah built ships in Ezion Geber which were to sail to Tarshish for trade. According to 2 Chronicles (20:37), the ships sank due to his not relying on the Lord:
“ | Eliezer son of Dodavahu of Mareshah prophesied against Jehoshaphat, saying, "Because you have made an alliance with Ahaziah, the LORD will destroy what you have made." The ships were wrecked and were not able to set sail to trade.
According to the Bible, Gershom (Hebrew: גֵּרְשֹׁם, Modern Gēršōm, Tiberian Gērešōm, "a sojourner there"; Latin: Gersam) was the firstborn son of Moses and Zipporah.[1]The name appears to mean a sojourner there (גר שם ger sham), which the text argues was a reference to Moses' flight from Egypt. Biblical scholars regard the name as being essentially the same as Gershon[2] and it is Gershom rather than Gershon who is sometimes listed by the Book of Chronicles as a founder of one of the principal Levite factions.[3] Textual scholars attribute the description of Gershom to a different source text to the genealogy involving Gershom.[4]
The passage in Exodus concerning Moses and Zipporah reaching an inn appears to suggest that some being, possibly God or an angel, attacks either Gershom or Moses, until a circumcision is carried out by Zipporah on Gershom.[5]
The later Books of Chronicles identify Shebuel as a "son" of Gershom,[6] though this is anachronistic for a literal interpretation of the bible because Shebuel is described as living in the time of King David. The Hebrew word for son can also mean a descendant; for example even remote descendants of King David are in many instances called "Sons of David" in the original Hebrew.
Priestly connections
Although certain passages of the Bible, which textual scholars ascribe to the Priestly Source, assert that it is only the descendants of Aaron known as Aaronim who were legitimate priests, biblical scholars believe that the priesthood was originally open to members of any tribe,[7] and that the restriction to Aaronim was purely an Aaronim invention, opposed by authors such as the Deuteronomist.[8] Aaronim claimed descent from Aaron – Moses' brother, and hence any immediate descendant of Moses would not be an Aaronim.
The possibility that the story of Micah's Idol refers to immediate descendants of Moses being priests is taken by biblical scholars as a demonstration that the Aaronim-only restriction was originally not present in the Israelite priesthood. One of the accounts of Micah's idol refers to a priest as being a sojourner there (גר שם),[9] which could alternatively be taken as stating that the priest was indeed Gershom (גרשם). The accounts of Micah's idol also include reference to a Jonathan son of Gershom as being a priest,[10] and although the masoretic text seems to avoid the implication that non-Aaronim could be priests by describing this particular Gershom as a son of Manasseh (מנשה), this appears to have been distorted; the letter nun (נ) appears here in superscript, suggesting that the text originally described this Gershom as the one that was a son of Moses [11] (משה). The rabbinic text known as the Seder Olam has Jonathan, the son of Gershom, the son of Moses when it quotes this verse.[12]
The priestly/prophetic aspect remains open to discussion, God explicitly chose Aaron and his direct sons for the Tabernacle and Temple services in remembrance of Aaron's servitude to Moses all along. Aaron served his brother Moses with much devotion being metaphorically called "his prophet" from the very beginning. The King and the Priest/Prophet are the two head leaders in ancient hierarchy; from this viewpoint, the belief of priesthood being open to anyone appears unsupported. The Bible recounts very strict lineage rules for the priests, aka "the descendants of Aaron", but certain deviations from the concept are mentioned – for instance, prophets such as Samuel or Elijah performed priestly-like services in special cases. As mentioned above, it is probable that Gershom's lineage would have compelled him into the priesthood, yet it appears he performed no regular priestly services of note. In other related writings it is mentioned that God ordered Moses to pass authority unto Joshua instead of his own two stubborn sons, Gershom and Eliezer.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder